Melike Şengül Bilinmeyenleri Anlattı…
Merhaba Kadınım dergisinden Aslı ben. Popüler şairlerimizden Melike Şengül ile sizler için sohbet ettik. Soru sormak yerine Sevgili Melike Şengül anlattı. Bende yazdım… Gerçekten çok ilginç bir sohbet oldu bazen güldük, bazen hüzünlendik. Yine aynısı oldu; Uzaktan tanıdığımız birçok insan konuştukça tanıdıkça aslında bambaşka biri olarak çıkıyor karşımıza hikayeler çok benzese de birbirine, sonuçları ve kişiye bıraktıkları hep farklı.
Geçmişten bugüne Melike Şengül dediğim de hayatı hep mücadele ve başarılarla geçmiş gerek özel hayatı olsun gerek iş hayatında hep örnek alınmış, problemleri dert edinmeyen problem çözen krizleri fırsata çeviren hayata hep pozitif bakan 3 kedisiyle yaşayan çocukluk hayalini gerçekleştirmiş ve hedeflerinde hep yazmak var olan, yazmanın her mecrasında kendini özgür hisseden biri…
Hayata bakış açım daima pozitiftir hedefim dünyaya açılmak özellikle günümüzde duygular bu kadar kolay tüketilirken gerçek sevginin popülerliğini yitirdiği bi dönemde yaşıyoruz tekrar o özlediğimiz zamanlara geri dönmekten yola çıkarak şiirlerimize, türkülerimize tutunalım istiyorum. Birbirimizden kopmadan, ayrışmadan.
Melike Şengül mesleği gereği başarılı bir Melike Şengül takip ediyorsunuz… Şimdi de Sessiz harflerin çığlığı; “Karanlığımın Işığı” adlı Şiir kitabı çıkardım. Ve devamı geliyor. 2025 yılı benim için çok farklı bir yıl olacak tüm bilgi birikimimi Türkiye de kullanacağım. Çok değişik projelerle sizlerle olacağım. Tabii ki Türkiye cennet bir ülke her anlamda. Gelecekte bir seçim yapmam gerekirse bir tercihim var; Türkiye
Medyadan takip ettiğiniz kadarı ile birçok sosyal sorumluluk projelere de sahiplenmek istediğimi görüyorsunuz. 2025 yılında tamamı sosyal bir proje olan bir Televizyon kanalında üst düzey yöneticilik yapacağım. Ülkemizi, sahipleneceğim sosyal sorumluluk projelerinde çıtayı çok yükseltmiş olacağız.
Modern bir çağda yaşadığımız için her şeyi çok çabuk tüketen bir nesil haline gelmiş bulunmaktayız zamanın çabuk aktığı duyguların çabuk harcandığı dijital bir cağdayız benim buradaki asil amacım nasıl seksenler, doksanlara bir özlem varsa ve hala o şarkılar dinlenip söyleniyorsa şiirde benim çocukluk hayalim içinde saf duygularla yazılan her duyguyu anlatan bunu günümüze taşıyıp değer duygularımızı tekrardan günümüze kazandırmak tabi biraz daha modernize edeceğim.
Kız çocuklarını ve hayvanlar için bence daha fazla sosyal sorumluluk projeleri olmalı ve bende bir yetişkin bir birey olarak onlara katkıda bulunmak hayatlarına dokunmak isterim
Şimdi şöyle düşününce 2020 yılından bu yana çok tahlisiz Tabii ki pandemi, deprem, orman yangıları herkes gibi beni de çok derinden etkiledi ama kendimizle kalmak için kendi iç dünyamıza dönmek için bir fırsat olduğunu da düşünüyorum. Hızlıca akan zaman yerini sessizliğe ve telaşa bıraktı. Aslında hayatimizin bir pamuk ipliğine bağlı ve hiçbir şeyi kafamıza takmamamız gerektiğini bir kez daha vurguladı en önemlisi birbirimize kenetlendik maddi manevi birbirimize yardım ederek yaralarımızı iyileştirmeye çalıştık aslında insanlığın çok güzel olduğunu bir kez daha anlamış olduk.
Biraz konuyu değiştireyim. Genelde giyim tercihim renk ve tarz olarak baktığımda spor kıyafetleri klasik kıyafetlerle birleştirerek kombin yapmak her zaman bana daha cazip gelmiştir tabii ki siyah ağırlıklı kombinler rahat ve şıklık bir arada genelde tercih ediyorum. Bu kıyafetlere uygun olarak ayrıca makyaj tercihlerinde genel ağırlıklı soft renkler tercih ediyorum
Bana bakan, beni örnek almak isteyen kişilerin gözünden güzel, güçlü, hırslı kadın yansıması olarak değerlendirebiliyorum. Her ne yapıyorsam işimi aşkla yapıyorum Severek ve isteyerek bu da bana başarı katıyor onlara tavsiyem aşkla yapılan her şey yerini mutlaka ödüle bırakıyor.
Fit bir duruş ile altın oran bir bakış sergilediğimi söylüyorlar. 😊 (Gülüyor.) Uyguladığım bir diyet yok. Düzenli olarak yürüyüş yapıyorum her sabah 1 saat mutlaka işe gitmeden, hem dinç tutuyor hem zinde oluyorum sağlıklı besleniyorum ve bol su içiyorum.
Çocuk ruhlu olduğum söyleniyor. Bu çok doğru. İnsanın içindeki çocukluğu hiç kaybetmemeli bence çünkü hayallerimiz sevinçlerimiz ve benim özgür olduğum alan çocuksu ruhum ve çocukluğum bugüne kadar benimle geldi ve şimdi beraber hayalimizi gerçekleştirdik.
Her şeyin sahtesi olduğu bu dönemde Bir şeyin orijinaline sahip olmak konusu aklıma geldi, ne olurdu? Diye sordum kendime cevabım; İnsan
Hayatın basit zevkleri arasından asla vazgeçemeyeceklerim var oda müzik benim yaşam alanım. Yazma sanatım, müzikle beraber pekişiyor duygularımın canlandığı ve konuştuğu yer müzik…
Geçen gün bebek sahilde dolaşırken bir baktım tekneler sıra sıra bağlanmışlar. Hepsinin bir ismi var. Peki, benim bir teknem olsaydı, adı ne olurdu? İlk aklıma gelen isim “Beste” oldu. Sanırım en çok beste yapıp söz yazacağım yer deniz olduğu için adı “Beste” olurdu. 😊 (Çok gülüyor)
Hayatım boyunca yaşadığım en heyecan verici tecrübe; annemin otuzlu yaşlarda öldü diye morga kaldırılıp aslında ölmediği bir hasta bakıcı tarafından bize söylenmesi hala unutamadığım acı bir tecrübe.
Günde rahatlamaya ve kendimi bütün streslerden arındırmaya sadece bir saatim olsa ne yapardım diyorum bazen Her zaman tek cevabım var. En iyi bildiğimi dışarı çıkıp bir saat müzik eşliğinde yürüyüş yaparım. Zihnimi açıyor dinlendiriyor. Kendime gelmemi sağlıyor
Geçenlerde bir saatçiye gittim bir sürü saat var kimi çalışıyor kimi durmuş oradaki saatlerin hepsi belli bir saatte durmuş olmasını isteseydim saat kaç olurdu. Elbette saat dokuzu beş geçe olurdu. Sevgili Atamızı saygı ve minnetle anardım.
Bu arada bir oyun oynayalım Kim olsam? Ne olsam?
İstanbul’da bir semt olsam
Eminönü olurdum mistik tarih kokan her yer sahilde balık ekmek güvercinler her dilden insanlara karışmış tarihi bir yer.
Bir yemek olsam
Kuşkusuz balığın her çeşidi olmak isterdim. Çünkü deniz ve balık aşığıyım.
Bir renk olsam
Yeşil olmak isterdim doğayla bütünleşmiş ağaçlar çiçekler dallar hem huzur veriyor hem insanın içine neşe katıyor.
Bir hayvan olsam
Kedi olurdum. Hem enerjisiyle hem sevimliliğiyle herkese neşe saçar pozitif enerji dağıtırdım.
Bir müzik makamı olsam
Nihavent makamı olmak isterdim.
Bir slogan olsam
Ben seçilmem seçerim. 😊 (Neden bu kadar güldü ki?)
Ben bir insanın çok yönlü olmasından yanayım. Birçok şeyi deneyimlemek isterim. Çünkü ben hayatımın da başrol oyuncusuyum ve kendi yazdığım senaryoda kendim yöneterek oynuyorum. Kurgu da montaj da bana ait. Hayattan insanlardan duygulardan besleniyorum. Figüranlar sadece hayatımın parçasıdır ama başkahramanı değildir. Bazen seçtiğimiz insanlar yanlış çıkıyor, onlar da bize çok şey öğretiyor. Hep şükrederim. Her krizin bir fırsat olduğuna inananlardanım ve hep yaşadığım gerçek bir kapı kapandığı anda yüz kapı açılıyor önümde…
Hırslı değilim ama azimli biriyim. Hayatı olması da işimi ciddiye alırım, sıkı çalışırım, sıkı eğlenirim, gülerim, arkadaşları, müziği çok severim. Genelde iyimser, psikologsuz idare edebilen biriyim galiba…” 🙂 Gülüyor…
Aşk aslında hayatı komple etkileyen bir kavram. Tamamıyla hayatın dengesini bozan veya dengeleyen bir şey. Aşık olmayı düşünmüyorum dersiniz 10 dakika sonra aşık olursunuz…
Aşık olmak çok güzel sevmek, sevilmek. Ancak şiddet bu sihiri bozan en önemli etken ister fiziki olsun, ister psikolojik fark etmez kadın şiddetinin her türlüsüne karşıyım. Ve bu konuda mücadele ediyorum. Aslında bakarsınız şiddetin kime yapıldığının önemi yok kadın, erkek, çocuk. Ve en çok da güçsüz insanların şiddete uğradığını düşünüyorum.
Hayatım yoğun geçiyor. Ve elimden geldiğince en anlamlı ve dolu dolu yaşamayı tercih ediyorum. İşimi yaparken beni çok heyecanlandırır. Başka bir dünyada hayat bulmak gibi.
Hayatımda birisi yok. Olmaması şimdilik çok iyi çünkü hayatımda olan insan beni her anlamda iyi sembolize edip benim yükümü taşıyacak biri olmalı. Bu yüzden hem tek ben olayım hem de tek benim olsun isterim. Kolay güvenemem ve hep yakalarım. Sonra aklım hep orada kalır, iş yapamam.
Bu yüzden şuanda sadece işime odaklanıyorum. Geçmişe takılı kaldığım bir şey de yok. Süreçlerimin hepsi dolu dolu geçti herkesten bir şeyler öğrendim. Her insanın hayatımıza girmesinin bir nedeni vardır…
Ben erkeğimi her zaman sahiplenirim. Dertlerini, dert edinirim. Sorularını çözmek için kafa yorarım. Tek erkeğe bağlılıktan yanayım. Bir insana gönlünü verip, hep onu düşünüp, onunla ilgili bir şeyler kurgulayıp daha mutlu olabileceğine inanan kadınlar grubundayım ben. Biraz da kıskanç bir yapım var…
Benden bu kadar… Şunu belirtmek isterim ki; Bu anlatım tarzını sunan çok akıllıca davranmış. Böyle röportaj olarak değil de, sıralama olmadan aklıma ne geldiyse o andaki ruh halimle, keyifle, özgürce kendimi anlatabilmek, sorulara bağlı kalmamak çok harikaydı. Çok iyi geldi. Ayrıca teşekkürü hak etti… (Gülüyor)
Elbette son olarak benimle bu yolu yürüyen herkese teşekkür ederim.
Ayrıca İstStarMag ve kadinim.online dergisine, tüm emeği geçenlere, bu anlattıklarımı yazıya döktükleri ve yayınlayacakları, için çok teşekkür ediyorum.
Gerçekten çok keyif aldım… Anlatırken bazen güldüm, bazen hüzünlendim her şeyi sizlerle dürüstçe paylaştım.
Bir Şiir paylaşmadan olmaz diyorum. Hepsi çok kıymetli yazdıklarımın ancak bu şiiri bir tık fazla önemsiyorum.
İSTANBUL
Dünyaya haykıran naraların var
İçine alan gözyaşların var
Güzellik başa bela sevdalıların yar
Sevgi cennetin derin İstanbul
Ortasında kız kulesi, muhabeti anlatır
Boğaz’da martılar özgürlüğü yansıtır
Ay yıldızlı bayrak acıları taşır
Yine de yenilmedin sevin İstanbul
Kalbimi vermişim İstanbul aşkına
İstanbul cennet olmuş aşklara
Yeri göğü inleten şarkılar
Türküler yazılmış İstanbul masalına
İstanbul anlatılmaz, yaşanır
Boğaz’da
Dünyaya hüküm süren güzelliğin var
Şöhretin yakar, boğazlarda rüzgar
Eminönü, Taksim, Üskdar
Saymakla bitmez içinde ne hazin yatar
Gözlerim İstanbul seni anlatıyor
Sözlerim İstanbul seni yazıyor
Kalbim bir sana ait
Bir cevap yazın